1836'da Fransa'da Sorel, çeliği ilk temizledikten sonra erimiş Çinko'ya daldırarak kaplama işlemi için sayısız patentin ilkini aldı.Sürece 'galvanizleme' adını verdi.
Galvanizlemenin tarihi 300 yıldan fazla bir süre önce, bir simyacı-gel-kimyacının hayalinde temiz demiri erimiş çinkoya daldırmak için bir neden bulduğunda ve demirin üzerinde parıldayan gümüş bir kaplama geliştirdiğinde hayrete düştüğünde başlar.Bu, galvanizleme sürecinin oluşumundaki ilk adım olacaktı.
Çinkonun öyküsü, galvanizlemenin tarihiyle yakından bağlantılıdır;%80 çinko içeren alaşımlardan yapılmış süs eşyalarının 2.500 yıl öncesine kadar uzandığı bulunmuştur.Bakır ve çinko alaşımı olan pirinç, en az MÖ 10. yüzyıla kadar izlenmiştir ve bu dönemde %23 çinko içeren Judean pirinci bulunmuştur.
MÖ 500 civarında yazılan ünlü Hint tıp metni Charaka Samhita, oksitlendiğinde 'filozof yünü' olarak da bilinen pushpanjan üreten ve çinko oksit olduğu düşünülen bir metalden bahseder.Metin, gözler için bir merhem ve açık yaralar için bir tedavi olarak kullanımını detaylandırıyor.Çinko oksit bugüne kadar cilt rahatsızlıklarında, kalamin kremlerinde ve antiseptik merhemlerde kullanılmaktadır.Çinko üretimi 17. yüzyılda Hindistan'dan Çin'e taşındı ve 1743'te Bristol'de ilk Avrupa çinko izabe tesisi kuruldu.
1824'te Sir Humphrey Davy, birbirine benzemeyen iki metal elektriksel olarak bağlandığında ve suya daldırıldığında, birinin korozyonunun hızlandığını, diğerinin ise bir dereceye kadar koruma aldığını gösterdi.Bu çalışmadan, ahşap deniz gemilerinin bakır tabanlarının (pratik katodik korumanın en eski örneği) onlara demir veya çinko levhalar takılarak korunabileceğini önerdi.Ahşap gövdelerin yerini demir ve çelik aldığında, çinko anotlar hala kullanılıyordu.
1829'da London Dock Company'den Henry Palmer'a 'girintili veya oluklu metal levhalar' için bir patent verildi, keşfinin endüstriyel tasarım ve galvanizleme üzerinde çarpıcı bir etkisi olacaktı.
Gönderim zamanı: Temmuz-29-2022